SÖZ SANATLARI (EDEBİ SANATLAR)
Edebiyatta özellikle şiirde sözü daha etkili, güzel, çarpıcı biçimde ifade etmek için söz sanatları kullanılır. Amaç az sözle çok şey ve etkili biçimde anlatmaktır. Söz sanatları metinlere anlam derinliği ve yoğunluğu katar.
Edebi sanatlar mecazlar, anlamla ilgili sanatlar ve sözle ilgili sanatlar olarak üç gruba ayrılabilir.
A-MECAZLAR
1-TEŞBİH (BENZETME)
Sözü daha etki li duruma getirmek için aralarında ilgi bulunan iki unsurdan güçsüzü olanı güçlü olana benzetmektir.
Benzetmenin iki temel iki de yan unsuru bulunur.
Temel Unsurlar:
a- Benzeyen: Aralarında değişik yönlerden benzerlik bulunun iki unsurdan güç ve nitelik bakımından zayıf olandır.
b- Benzetilen: Aralarında değişik yönlerden benzerlik bulunan iki unsurdan güç ve nitelik bakımından daha etkili ve güçlü olandır. Benzeyeninin daha iyi anlaşılması için kullanılır.
Yardımcı Unsurlar:
a- Benzetme Yönü: Birbirine benzetilen iki şey arasındaki ortak niteliğe denir.
b- Benzetme Edatı: Benzerlik ilgisi kurmaya yarayan sözcüğe denir. Gibi, kadar…
Bu öğelerin kullanılıp kullanılmaması açısından da dört çeşit benzetme vardır:
a-Teşbih-i Mufassal (Tam Benzetme): Teşbihin temel ve yardımcı unsurlarının hepsinin içinde olduğu teşbihtir.
Minik yavrucak elma gibi kıpkırmızı yanaklarıyla gülücükler saçıyordu. Benzeyen
b-Teşbih-i Muhtasar (Kısaltılmış Benzetme): Benzetme yönü kullanılmadan yapılan teşbihtir.
Binalar kale gibi olduğundan içeri girilemiyordu.
c-Teşbih-i Müekked (Pekiştirilmiş Benzetme): Benzetme edatı kullanılmadan yapılan teşbihtir.
Yollar köyleri saran eskimiş çerçeveler
d-Teşbih-i Beliğ(Güzel Teşbih): Sadece benzeyen ve kendisine benzetilen kullanılarak yapılan teşbihe denir.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
2-İSTİARE (EĞRETİLEME)
Benzetmenin asıl unsuru olan benzeyen ve benzetilenden yalnızca biri kullanılarak yapılır.
İstiare ikiye ayrılır:
a-Açık İstiare: Benzeyenin bulunmayıp yalnızca benzetilenle yapılan istiaredir.
Kurban olam, kurban olam
Beşikte yatan kuzuya
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz.
b- Kapalı İstiare: Benzetilenin bulunmayıp yalnızca benzeyenle yapılan istiaredir.
Bir takım lekeler, bulutlar akıyordu
Ben gizem diyordum bunların adına
Ay, altın ağaçlardan yere damlıyordu.
3-MECAZ-I MÜRSEL (AD AKTARMASI)
Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır. Buna düz değişmece ya da mecaz-ı mürsel adı verilir.
Mecaz- mürsel şu şekilde karşımıza çıkar:
İç-dış ilişkisi: Bir varlığın dışı söylenerek içi ya da içi söylenerek dışı kastedilir.
Evi gelecek hafta taşıyoruz. (Evin eşyalarını)
Bardağını bitir de sana çay doldurayım. (Çayını bitir)
Çayı ocağa koyuver. ( Çaydanlığı)
Bütün-Parça İlişkisi: Bir varlığın bütünü söylenerek parçası,parçası söylenerek bütünü kastedilir.
Sokağın ilk girişindeki apartmanda oturuyorum. (Apartmanın dairesi)
Herkes başının üstünde bir çatı olmasını ister (Ev)
Somut-Soyut İlişkisi: Soyut bir kavram söylenerek somut bir varlık kastedilir.
Düşük bir maaşla beş canı besliyor. (İnsan)
Sanatçı-Eser İlişkisi: Sanatçının adı söylenerek eseri ya da eserleri kastedilir.
Biz Yahya Kemal’ i okuyarak yetiştik. (Romanını)
Yer (Şehir, Kasaba, Köy)- İnsan İlişkisi: Yer adı söylenerek insan adı kastedilir.
Takımı şampiyon olunca tüm Adana bayram etti. (Şehir halkı)
Törende bütün kasaba meydanda toplanmıştı. (Kasaba halkı)
İşe alınman için dün şirketle görüştüm. (İnsan)
Hakan’ın golüyle tüm stat ayağa kalktı.(Seyirci)
Şehir-Yönetim ilişkisi: Bir ülkenin başkenti söylenerek yöneticileri kastedilir.
Ankara bu olaya sessiz kalamaz. (hükümet)
4-KİNAYE
Bir gerçeği sezdirmek için sözü hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanmaktır. Ancak anlatılmak istenen mecaz anlamıdır.
Taşıma su ile değirmen dönmez.
Bir sabah söyledi son sözlerini
Yumdu dünyaya ela gözlerini
Demir tavında dövülür.
Mum dibine ışık vermez.
Hamama giden terler.
5-TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME)
İnsan dışındaki canlı cansız varlıklara insan özelliği kazandırmaktır. Her teşhiste aynı zamanda kapalı istiare vardır.
Bir kardeş tesellisi verir bana aynalar
Kıştı
Dışarıda çılgın ağaçlar
İçeride sen vardın
Güzel gitti diye pınar ağladı.
Menekşeler külahını kaldırır.
Bir sarmaşık uyanıyordu uykusunda
Geriniyordu bir eski duvarın sıvasında.
Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın,
6-İNTAK (KONUŞTURMA)
İnsan dışındaki varlıkları konuşturmaktır. Her intak sanatında teşhis sanatı vardır; ancak her teşhiste intak sanatı yoktur.
Adam elini uzattı, tam onu koparacağı sırada menekşe: Bana dokunma! diye bağırdı.
Deniz ve Mehtap sordular seni: Neredesin?
Maymun şunu anlatmak istemişti fikrince: Boşa gitmez kötüye bir ceza verilince.
Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna: İçimde kanayan yara gibisin.
Ey benim sarı tamburam!
Sen ne için inilersin?
İçim oyuk, derdim büyük
Ben onunçün inilerim
Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim, Minicik gövdeme yüklü Kaf dağı.
7-TARİZ (TAŞ ATMA)
Bir sözün taşıdığı anlamın tam tersini kasdetme sanatıdır. Birisini küçük düşürmek, onunla alay etmek ya da onu iğnelemek amacıyla söylenecek sözü tam tersi olan bir sözle anlatma sanatıdır.
Müftü Efendi bize kafir demiş.
Tutalım ben ona diyem müselman.
Lakin varıldıktan ruz-ı mahşere,
İkimiz çıkarız orda yalan.
Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden.
Tahir Efendi bize kelp demiş,
İltifatı bu sözde zehirdir,
Maliki mezhebim benim zira,
İtikadımca kelp Tahirdir.
Bir nasihatım var zamana uygun,
Tut sözümü yattıkça yat uyuma,
Meşhur bir kelamdır sen kazan sen ye,
El için yok yere yanma.
O kadar zeki ki bütün sınıfları çift dikiş gidiyor.
B-ANLAMLA İLGİLİ SANATLAR
1-TEVRİYE (AMACI GİZLEME)
Bir sözcüğün iki anlama gelebilecek şekilde kullanılmasıdır.
Tahir Efendi bize kelp demiz
İltifatı bu sözde zahirdir
Maliki mezhebim benim zira
İtikadımca kelp Tahirdir
Koyup kaldırmada ikide birde
Kazan devrildi söndürdü ocağı
Bu kadar letafet çünkü sende var,
Beyaz gerdanında bir de ben gerek.
Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş,
Ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar
Sen gittin yaslara büründü cihan,
Soluyor dallarda gül dertli dertli.
Şu köpek leşi de şurda fuzuli,
O kadar içerlediysen tut kıçından
Vur yere de çıksın içindeki ruhi.
2-TECAHÜL-İ ARİF (BİLMEMEZLİKTEN GELME)
Anlam inceliği oluşturmak için herkesçe bilinen bir gerçeği bilmiyormuş gibi aktarma sanatıdır.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz.
Saçların dalgalı, boya mı sürdün?
Gelmiyorsun artık, bana mı küstün?
İçimde kar donar, buzlar tutuşur
Yağan ateş midir, kar mıdır bilmem.
3-HÜSN-İ TA’LİL (GÜZEL NEDEN BAĞLAMA)
Bir olayın oluşunu gerçek nedeninin dışında daha güzel, hoşa gidecek başka bir sebebe bağlama sanatıdır.
Yoksun diye bahçemde çiçekler açmıyor bak
Gel görüp açılsınlar, devşirip göğsüne tak
Gül bahçesi sevgiliden haber geldiği için
Süslendi ve güzel kokular süründü.
Güller kızarır utancından o gonca gül gülünce
Sümbül bükülür kıskancından kakül bükülünce.
Senin o gül yüzünü görmek için
Sana güneş bakmak için doğuyor.
Rüzgar gökte bir gezinti,
Üşürüz her akşam vakti,
Ne sıcak vücutlar gitti,
Toprağı ısıtmak için.
4- MÜBALAĞA (ABARTMA):
Sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi olduğundan daha çok ya da olduğundan daha az göstermektir.
Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.
Manda yuva yapmış söğüt dalına, Yavrusunu sinek kapmış.
Bir ah çeksem dağı taşı eritir
Gözüm yaşı değirmeni yürütür
Alem sele gitti gözüm yaşından.
Sıladan ayrıyım, gözümde yaşlar, Sel olup taşacak bir gün derinden.
Sana olan aşkım dağı taşı eritir,
Gözümdeki yaşlardan bir deniz olur.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.
5-TEZAT (KARŞITLIK)
İki düşünce, duygu, varlık ya da hayal arasında birbirine karşıt olan nitelikleri bir arada zikretme sanatıdır.
Gülmekten ağlamaya vakitleri kalmıyor ki
Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü
Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin.
Yükseğinde büyük namlı karın var,
Alçağında mor sümbüllü bağın var.
6-TELMİH (HATIRLATMA)
Bir kelimeyle söz arasında herkesin bildiği bir olaya ya da kişiye işaret etme sanatıdır.
Vefasız Aslıya yol gösteren bu,
Keremin sazına cevap veren bu.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor teshidi,
Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi.
Ekmek Leyla oldu bire dostlarım,
Mecnun olup ardı sıra giderim.
Şu Boğaz harbı nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En keşif orduların yükleniyor dördü beşi.
Gökyüzünde İsa ile,
Tur dağında Musa ile,
Elindeki asa ile,Mi
Çağırayım Mevlam seni.
7-TEKRİR
Anlatımı güçlendirmek için bir sözü sık sık tekrar etmektir.
Beni bende demen, ben değilim,
Bir ben vardır, bende benden öte.
Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola oğlu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz.
Ben güzele güzel demem,
Güzel benim olmayınca.
8-TENASÜP (UYGUNLUK)
Anlam yönünden birbiriyle ilgili sözcükleri bir arada kullanmaktır.
Deli eder insanı bu dünya,
Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,
Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç.
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
(Yahya Kemal Beyatlı)
Arım, balım, peteğim,
Gülüm, dalım, çiçeğim,
Bilsem ki öleceğim,
Yine seni seveceğim,
Güller kızarır o gonca gül gülünce,
Sümbül bükülür kıskancından kakül bükülünce
Bu akşam ışık olduk, renk olduk, ses olduk,
Yeniden kışla olduk, asker olduk, tüfek olduk.
9-LEFF ÜNEŞR
Bir dizede iki ya da daha fazla kavramdan bahsettikten sonra diğer dizede onlarla ilgili açıklama yapmaktır.
Bakışların fırtına,
Duruşun durgun su,
Biri alabora eder,
Biri boğar.
Gönlümde ateştin, gözümde yaştın,
Ne diye tutuştun, ne diye taştın.
Ben bir sedefim, sen nisan bulutu,
Ver damlaları, al yuvarlak inciyi.
10-İSTİFHAM (SORU SORMA)
Anlatımı daha etkili hale getirmek için cevap alma amacı gütmeden soru sormaktır.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Mehmet Akif Ersoy
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
Cahit Sıtkı Tarancı
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Şu karşıma göğüs geren taş bağırlı dağlar mısın?
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
11-NİDA (SESLENME)
Şiddetli duyguları, heyecanları coşkun bir seslenişle anlatmadır. Daha çok ay, ey, hay, ah ünlemleriyle yapılır.
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü! (Arif Nihat Asya)
Ey benim sarı tamburam! Sen ne için inilersin?
Çatma kurban olayım ey nazlı hilal!
12- İRSAL-İ MESEL
Şiirde atasözlerinin kullanılmasıdır.
Nush ile uslanmayanı etmeli tektir
Tektir ile uslanmayanın hakkı kötektir
C- SÖZLE İLGİLİ SANATLAR
1- CİNAS
Yazılışları aynı, anlamları farklı sözcüklerin bir arada kullanılmasıdır. Bunlar genelde sesteş sözcüklerdir.
Böyle bağlar,
Yar başın böyle bağlar,
Gül açmaz,bülbül ötmez,
Yıkılsın böyle bağlar.
Beklerim haftada bir name bu yaz
Yazacaksan dediğin vechile yaz
Niçin kondun a bülbül kapımdaki asmaya
Ben yarimden ayrılmam götürseler asmaya.
Kara gözler,
Sürmeli kara gözler,
Gemim deryada kaldı,
Gözlerim kara gözler.
Kalem böyle çalınmıştır yazıma,
Yazım kışıma uymaz, kışım yazıma.
2-ALİTERASYON
Dize ya da mısrada ahenk oluşturacak şekilde, aynı sesin veya hecenin tekrarlanmasıdır.
Eylülde melül oldu gönül soldu lale Bir kaküle meyletti gönül geldi bu hale.
Seherde seyre koyuldum semayı deryayı.
Kara toprak içinde kara karıncayı karanlık gecede görür.
Beyaz gerdanında bir de ben gerek.
3-SECİ
Düz yazıda cümle içinde yapılan uyağa denir.
İlahi, kabul senden, ret senden; şifa senden, dert senden. İlahi, iman verdin, daim eyle; ihsan verdin, kaim eyle.
Ten cübbesi çak gerek, gönül evi pak gerek.
Ey gönlümün nuru, gönüllerin süruru!
De gül idim ben sana mail sen ettin aklımı zail. (Fuzuli)
4- LEB DEĞMEZ
İçinde “b, v, f, m, v” gibi dudak ünsüzleri bulunmayan sözlerle söylenen şiire “leb değmez” denir. Bu yöntemle şiir söyleme saz şairleri arasında yaygındır. Buna “dudak değmez” de denir.
Sessizlik geceleyin yolcusuz sokaklarda
Sükun dalgalarının ortasındaki ada
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Her şey ne sıcaktı, her şey ne iyi
Hatta o karanlık, aysız geceler
Ahmet Kudsi Tecer
Dilersen dehrde âzâde-serlik
Gurûr-ı cihan terk eyle gedâ ol
5- AKROSTİŞ
Bir dörtlüğün, bir bendin veya bir şiirin dizelerinin ilk harfinin yukarıdan aşağı okununca bir söz çıkacak şekilde düzenlenmesine denir. Divan şairleri buna muvaşşah ve istihraç demiştir.
Akrostiş
İhtilal acentası...
Solun tam da ortası.
Moskof ’un oltası..
Eli, zulüm muştası.
Tek ümidi, cuntası
İnkılap, avantası...
Nemrut, onun atası...
Ölüm yolu, rotası..
Namlı servet çantası..
Ünlü küfür softası..
Necip Fazıl Kısakürek
Ektim aşk tohumlarını kalbime, filizlensinler diye
Rahat rahat kök salsın ve çiçekler açsın diye...
Hayret! nasıl olduysa çürüdü ektiğim tüm tohumlar
Ağlayarak sulasamda yetmedi gözyaşlarım yaşatmaya
Narin vücudum dayanamadı tabi, girdi kazdığın mezara!
|